Türk Savunma Sanayii Tarihi – 1

Türkiye’nin ve Osmanlı’nın savunma teknolojileri alanındaki gelişimini incelediğimizde inişleri ve çıkışları olan bir tablo görüyoruz. Osmanlı döneminde, 16. yüzyılda zirveyi gören savunma sanayiinin 18. yüzyıldan itibaren dibe doğru gerçekleştirdiği iniş, 1930’lu yıllarda, Atatürk önderliğinde ve Nuri Demirağ, Vecihi Hürkuş gibi isimlerin yüksek çabaları ile yerli savaş uçağı üretebilecek seviyeye ulaşan Türkiye’nin batı eksenine kayışı, hibeler ve yardımlarla beraber savunma sanayiine önem vermeyişi ve tekrar dibe doğru inişi; 1964 yılında yapılan Kıbrıs Barış Harekatı’ndan sonra gelen ambargoların etkisi ile savunma sanayiinde yerliliğin öneminin çok ciddi bir şekilde anlaşılması ve günümüz Türkiye’sinin savunma sanayiisinin yükselişi bu söyelemi kanıtlar nitelikte.

Osmanlı Dönemi Türk Silah Sanayii

Türk savunma sanayiinin temellerinin atıldıktan sonra ilk kez zirveye doğru ilerleyişi Osmanlı İmparatorluğu’nun yükseliş dönemi ile başlar. 600 yıldan uzun süre hüküm sürmüş, topraklarını 3 kıtaya yaymış ve tarihin birçok önemli olayına adını yazdırmış olan Osmanlı’nın en güçlü olduğu dönemlerinde, sahip olduğu gücü ve caydırıcılığı birçok şey ile bağdaştırabiliriz ancak ne olursa olsun savunma sanayiinin bu alandaki etkisini küçümseyemeyiz. Hatta Osmanlı’nın savunma alanında dünyanın önde gelen ülkelerinde olması ve bunun da zirveye giden yolda Osmanlı’ya sağladığı katkı ne kadar büyükse, duraklama ve gerileme döneminde de savunma alanındaki teknolojik gelişmelere ayak uyduramaması o kadar etkilidir.

savunma sanayii sanayi tarih silah

Osmanlı Ateşli Silahların Üretiminde Ve Gemi Üretiminde Çok İleri Seviyelere Ulaşmıştı.

Osmanlı’nın yükseliş döneminde savunma alanındaki en önemli silahlar olan toplar ve savaş gemileri yerli imkanlarla üretilmiştir. Hatta Osmanlı İmaparatorluğu’nda silah sanayiinin temelini oluşturan Tophane-i Hümayun’da (Tophane-i Amire) tek sefere 1060 top dökümü yapılabilmekte ve bir ayda 360 kg barut üretimi yapılabilmekteydi. Bu alanda Avrupa ve dönemin güçlü Asya devletlerinin önünde olan Osmanlı, İnebahtı Savaşı’nda tamamen yok olan donanmasını sadece 5 ayda yenilemiş ve yükseliş döneminde kurulan irili ufaklı birçok tersane sayesinde 200 gemiden oluşan yeni ve güçlü bir donanma inşa etmiştir. Bu olay ve Tophane-i Hümayun, Osmanlı tersanelerinin seri üretim kabiliyetlerinin de ne kadar ileri düzeyde olduğunu göstermektedir.

İstanbul’un Fethi ve Şahi (Vasilki) Topları

Osmanlı İmparatorluğu’nun silah sanayii alanındaki gelişiminin en büyük kanıtlarından bir diğeri ise şüphesiz Kostantiniyye’nin (İstanbul’un) Fethi’dir. Savaşın en büyük kırılma noktalarından biri, dönemin yerli silah sanayiisinin eserleri olan gemilerin karadan yürütülüşü olmakla birlikte, fetih sırasında kullanılan ateşli silahlar ve özellikle o silahların en büyüğü ve ihtişamlısı olan Şahi (Vasiliki) topudur.

Dönemin önemli mühendislerinde olan Muslihiddin, Saruca Paşa ve Cenevizli Donar Usta(!) zaten İstanbul’un Fethi sırasında kullanılacak olan topları dökmeye başlamıştı. Ancak bu alanda Osmanlı için en kritik olaylardan biri ise Bizans’tan kovulan top yapımcısı Urban Usta’nın, Sultan II. Mehmed’in emri altında çalışmaya başlaması oldu. Urban Usta top dökümü konusunda çok iddialı olmakla birlikte, döktüğü ilk büyük toplar Rumelihisarı’nda denenmiş ve boğadan izinsiz geçmeye çalışan bir Venedik yelkenlisini batırmıştır. Bu sayede İstanbul’un ana ikmal hattı kesilmiş ve gelişen silah sanayii İstanbul’un Fethi’ne giden yolda ilk büyük katkılarından birisini sağlamıştır.

Ancak Urban Usta’nın asıl büyük işi elbette dönemin teknoloji harikası olan Şahi Topu’dur. Şahi Topu’nun namlu uzunluğu 8 metre, namlu çevresindeki bronzun kalınlığı 20 santim, fırlattığı güllelerin ağırlığı ise, yaklaşık 678 kiloydu. Bu gülleler, Karadeniz’den getirilen siyah bir taş ve mermerden yapılmıştı. Döneminin en etkili topu olan Şahi’nin, krokisini bizatihi II. Mehmet çizmiş; balistik, menzil, fırlatma, ağırlık, tesir gücü gibi konularda Osmanlı mühendisleri ile beraber çalışmıştır. Aynı zamanda malzeme bilimi olarakta döneminin çok ilerisinde olan bu silah, düşman surları üzerindeki yıkım etkisi ve ateşlendiğinde çıkan sesi ile de insanlar üzerindeki psikolojik etkisi savaşın sonucunu Osmanlı lehinde etkilemiştir.

Aynı savaşta kullanılan havan topları ise yine savaşın sonucunu Osmanlı lehinde etkileyen önemli yerli silahlardandır.

Osmanlı Gücünü ve Caydırıcılığını En az Ateşli Silahlar Kadar Gemi Sanayiine de Borçluydu.

Osmanlı’nın yükseliş döneminde ateşli silahların önemi tartışılmaz bir şekilde ortaydı. Ancak ateşli silahlar ve toplar kadar önemli olan bir şey daha varsa onlarda şüphesiz savaş gemileriydi.

Osmanlı donanmasının kuruluşuna giden yolda ilk adımlar Orhan Bey tarafından atılmıştır. Karesioğulları Beyliği’nin Osmanlı’ya katılması ve Osmanlı’nın ilk tersanelerinin kuruluşu Orhan Bey döneminde yaşanmıştır. Gemlik’teki tersanenin alınması ve Karesi Beyliği’nden gelen ustalarla Karamürsel’de kurulan tersane Osmanlı Donanmasına giden yolda ilk adımlar olmakla birlikte Osmanlı’nın Çanakkale’de yayılıp Rumeli’ye geçmesinde çok önemli bir rol oynamıştır.

Daha sonraki padişahlar da donanmaya önem vermiş ve 1930 yılında, Yıldırım Beyazıt döneminde Gelibolu tersanesinin temelleri atılmıştır. Yine Fatih Sultan Mehemet döneminde donanmaya büyük önem verilmiş ve döneminin en büyüklerinden olan Haliç Tersanesi kurulmuştur. Fatih Sultah Mehmet’ten sonra II. Beyazıt’ta donanmanın ve Akdeniz hakimiyetinin Osmanlı imparatorluğu için ne kadar önemli olduğunu anlamış ve Haliç tersanesini genişletmiştir. Daha sonraki süreçte Yavuz Sultan Selim döneminde İstanbul Kadırga Tersanesi yaptırılmış, Kanuni Sultan Süleyman döneminde ise İstanbul Taşkızak Tersanesi’nin kapasitesi arttırılmıştır.

1538 yılında, Barbaros Hayreddin Paşa komutansındaki Osmanlı Donanması’nın Haçlı Donanmasına karşı elde ettiği Preveze Deniz Zaferi ve İnebahtı Savaşı’ndan sonra tamamen yok olan Osmanlı Donanması’nın 5 ayda, 200 gemilik yeni bir donanma kurması; Osmanlı tersaneciliğinin ve silah sanayiinin ne kadar ileride olduğunu kanıtlamaktadır.

Osmanlı Savunma Sanayiisinin Çöküş Süreci

Tüm bu gelişmeler ise Osmanlı’nın duraklama dönemi ile birlikte durma noktasına gelmiştir. Bu noktadan sonra zaman zaman bazı ıslahatlar ve atılımlar gerçekleşmiş olsada bunların hiçbiri kayda değer bir şekilde sona erişememiş veya devamı gelmemiştir. Yükseliş döneminde silah sanayiindeki üstünlüğününde etkisi ile 2 saate savaş kazanan Osmanlı, Avrupa’daki teknolojik gelişmelerden geri kalmış, birçok alanda olduğu gibi silah sanayiinde de Avrupa’ya bağımlı hale gelmeye başlamış ve sürekli toprak kaybetmeye devam etmiştir.

Yeni Türkiye ve Savunma Sanayi

Yeni kurulunan, savaşlardan dolayı fakirleşmiş ve genç nüfusunu önemli ölçüde kaybetmiş olan Türkiye Cumhuriyeti; ne yazık ki 18. yüzyıldaki sanayi devrimini kaçırmış olan Osmanlı’dan ciddi bir altyapı devralmamıştır. Genç Cumhuriyetin savunma sanayiindeki faaliyetleri ise Kurtuluş Savaşı sırasında kurulan bir kaç tesis ile sınırlı kalmıştır. Ancak daha sonraki süreçte, Devletçilik İlkesi gereği topyekün sanayileşme ve kalkınma hamlesi ile genç Türkiye Cumhuriyeti çok önemli adımlar atmıştır. Elbette bu önemli sanayileşme adımlarından savunma sanayii ve havacılık sektörüde nasibini almıştır. Savunma sanayii yatırımlarının büyük bir kısmı devlet eli ile yapılmıştır.

Atatürk Yönetiminde Yapılan Büyük Yatırımlar

Bu dönemde teknolojik ve ekonomik alanlar ile nitelikli personel konularındaki ciddi eksikliklere rağmen yeni Türkiye’nin savunma sanayiisinin temellerini atacak olan temel yatırımlar yapılmıştır. 1921 yılında Askeri Fabrikalar Genel Müdürlüğü’nün kuruluşu ise bu yatırımlar için zemin hazırlamıştır.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk hiç şüphesiz savunma ve havacılığa en çok önem veren liderlerden biriydi. “İstikbal göklerdedir. Göklerini koruyamayan uluslar, yarınlarından asla emin olamazlar.” sözüyle havacılık sektörüne verdiği önemi gösteren Atatürk; Ankara’da hafif silah ve topçu onarım tesisi ile mühimmat ve marangoz işleri için bir tesisinin (1921), Haliç’teki tersanenin Gölcük’e taşınmasını(1924), Kırıkkale’de haffif silah ve mühimmat fabrikasının, Eskişehir’de hava tamirhanesinin (1925), Kayseri’de uçak fabrikasının (1926), yine Kırıkkale’de mühimmat fabrikasının (1927) kurulmasını sağlamıştır. Ayrıca Türk Hava Kurumu’nun (THK) 1941 yılında Ankara’da kurduğu uçak fabrikasıda en önemli girişimlerimizden biridir. 1925’te kurulan Şakir Zümre fabrikası ise Türkiye’nin ilk özel savunma sanayii fabrikasıdır ve çeşitli ağırlıkta bombalar ve mühimmatlar üretilmiştir.

Türk savunma sanayiinin 1. yükseliş dönemi olarak nitelendirebileceğimiz ve Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’ne (NATO) girişimizle tamamen son bulacak olan bu dönemde sadece yeni fabrikalar kurulmamış, aynı zamanda inşaatı 1947 yılında başlayan rüzgar tünelide Türk savunma sanayiinin geldiği noktayı göstermektedir. Ayrıca 1941 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi’nde uçak mühendisliği bölümünün açılması da Türk savunma sanayii için önemli gelişmelerdendir.

Cumhuriyet’in İlk Yıllarında Yapılan Yatırımlar ABD’nin Truman Doktrini ve Marshall Planı Yüzünden Sonuçsuz Kaldı

Maddi ve teknolojik olarak çok geride olan yeni Türkiye Cumhuriyeti, hafif silah ve mühimmatlardan çeşitli uçak ve planörlere kadar birçok savunma ve havacılık ürünü üretmeyi başarmıştır. Çok geriden gelip çok önemli ilerlemeler kaydeden Türk savunma sanayii bütün girişimlerine rağmen ABD ve İngiltere’den gelen hibeler yüzünden duraksamaya girmiştir.

ABD’nin Truman Doktrini ve Marshall Planı çerçevesinde ordumuza çok modern, 95 milyon dolar değerinde savunma ve havacılık ürünü hibe edilmiştir. Hem geliştirme hem de alım maliyetleri pahalı olan savunma ürünlerinin ve savunma sanayiimizin önemi hibeler yüzünden yeteri kadar anlaşılamamıştır. Bunun sonucu olarak Türk savunma sanayii bir kere daha gerilemeye başlamış ve döneminin gerisinde kalmıştır.

Vecihi Hürkuş, Nuri Demirağ, TOMTAŞ, Soğuk Savaş dönemi Türk savunma sanayii, Kıbrıs Barış Harekatı’nın günüm savunma sanayiine etkisi, 1990’lı yıllarda Türk Savunma Sanayii ve 21. yüzyıl Türk savunma sanayiisinin işlendiği diğer bölümler yakın zamanda sanalsavunma.com‘da yayınlanacaktır.

Önerilen Yazılar:

EN BÜYÜK SAVUNMA SANAYİİ ŞİRKETLERİ ARASINDA 7 TÜRK

TÜRK HAVACILIK VE UZAY SANAYİİ (TUSAŞ)

Bir yorum bırak

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi*