Aster 15/30 Füzeleri ve SAMP-T Hava Savunma Sistemi

Fransa-İtalya-Almanya-İspanya ve İngiltere’nin ortaklığı ile kurulmuş olan MBDA, malumunuz Avrupa’nın en büyük savunma sanayi firmalarından. MBDA’nın Fransa ve İtalyan kısımlarının iştiraki ile yine Fransız Thales firmasının yeni bir hava savunma füzesi geliştirmek üzere oluşturduğu konsorsiyum EUROSAM almıştı.

EUROSAM, hava ve füze savunma füzesi ihtiyacına binaen Aster füzesi kullanan SAMP-T Yüzeyden (kara-deniz)-havaya füze platformunu geliştirdi (Sol-Air Moyenne Portée Terrestre or Surface-to-Air Missile Platform / Terrain).

SAMP-T hava savunma sistemi ile Aster füzeleri bölge, sektör ve gemi savunma yeteneğini, hava soluyan araçlar (yani motorları dışardaki oksijeni alıp yakmak zorunda olan uçak, helikopter, İHA vb.hava araçları), seyir füzeleri, anti radyasyon füzeleri ve taktik balistik füzelere karşı sergilemek üzere geliştirilmiş bir orta irtifa hava savunma füzesidir. (Bkz; SİPER YÜKSEK İRTİFA HAVA SAVUNMA SİSTEMİ (HİSAR-U))

NASIL DOĞDU?

Aster-SAMP-T sisteminin doğuşuna iki tür tehdit sebebiyet vermiştir; Kaddafi’nin 1986 yılında Amerika’nın Libya saldırısına misilleme olarak Akdeniz’de ki İtalyan adalarına Scud füzelerinin fırlatılması Avrupa ülkelerinin kısa menzilli balistik füzelere (SRBM) karşı ne kadar savunmasız olduklarını görmelerini sağlamıştır.

Bu bağlamda batı tarafından “Haydut Devlet” olarak tanımlanan devletlerin taktik (TBM) ve orta menzilli balistik füzelere (MRBM) sahip olmaları ve bu konudaki hızlı envanter artışları ile Doğu Bloğu’nda ki devletlerin sahip olduğu süpersonik anti-gemi füzelerindeki gelişmeler ikinci sebep olarak Avrupa’nın karşısına çıkmıştır.

Sesten hızlı uçan ve “Sea Skimming-deniz üzerinden çok alçak uçuşla seyir” özelliği olan bu füzeler çok tehlikeli hale gelmiştir. Özellikle Hindistan üretimi “Brahmos”, Rus “Kh” serisi ve Çin yapımı YJ-18 ile sonradan geliştirilen Mach-3 hızındaki CX-1 anti gemi seyir füzesi Aster’in ana hedefleridir. Ya da diğer bir deyişle Aster’in koruyacağı deniz filolarının baş düşmaları.

SAMP-T İtalyan ve Fransız kuvvetlerinde operasyonel hale gelmekle birlikte gelecekte iki ülkedeki tüm Hawk hava savunma füzelerinin yerine geçecek olan mobil, kara tabanlı yeni orta irtifa hava savunma sistemi olacak. Ayrıca Avrupa’nın deniz ve kara tabanlı hava savunma altyapısının belkemiğini oluşturacak olan sistem şimdiden Avrupa’nın en büyük donanmalarında (Singapur donanması da dahil) bölge hava savunma gemilerinin ana hava savunma sistemi halini almıştır. Üretici ülkeler Fransa-İtalya donanmaları yanısıra İngiliz donanması da Aster’i tercih etmiştir.

SAMP-T, ASTER FÜZESİNİN TEKNİK ÖZELLİKLERİ

SAMP-T’nin rakiplerine göre avantajlı duruma geçiren teknik farklılıkları gerek EUROSAM’ın resmi tanıtım dokümanlarından gerekse diğer kaynaklardan derlediklerimle birlikte özetlemek istiyorum, şöyle ki;

14 kişilik mürettebattan oluşan standart bir SAMP-T bataryası 10 tonluk 8X8 kamyon üzerinde Arabel Radar ünitesi, yine kamyon üzerinde angajman modülü (komuta-kontrol istasyonu), 4 yada 6 adet 8X8 araçlar üzerine yüklü dikey fırlatma araçlarından (MLT) müteşekkildir. Her bir araçta 8 füze bulunmakta (Fransızlar 8X8, İtalyanlar 8X4 tercih etmiştir) ve 10 Saniye içinde tüm füzeleri salvo atışla boşaltabilen araçlar fırlatma anında dört yandaki hidrolik stabilizeler üzerinde durmaktadır.

Dikey fırlatma sistemi ve Arabel radarı sayesinde 360 derece izleme (tracking) ve angajman kabiliyetine sahip sistem aynı füze ile (Aster-30) hem hava soluyan hedeflere hemde TBM’lere karşı etkilidir. Oysa bu iki çok önemli avantaj geçen bölümde anlattığımız Patriot’larda bulunmamaktadır (Patriot ayrı hedeflere ayrı füze PAC-2GEM, PAC-MSE ile saldırmak zorunda ve 120 derece kaplama yapabilmektedir).

Doğrudan itme vektörü ve aerodinamik kontrolün eşsiz kombinasyonu sayesinde (PIF-PAF güdüm teknolojisi) füze yüksek “g” manevraları yeteneğine sahiptir. Bu özellikleri SAMP-T / Aster’e eşsiz bir hit-to-kill yeteneği sunar (kafa-kafaya çarpışarak imha etmek). Aynı anda birden çok hedefe (10 adet) angaje olma kabiliyeti olan sistemin çok kısa süren hazırlık süresi ve füzenin yüksek hızı sayesinde çok hızlı bir nişan alma (yani kilitlenme) ve hedefi imha yeteneği vardır.

Aster füzesini ağırlık merkezi füzenin merkezinde yer almakta. Böylece dorudan motorlar tarafından sağlanan itme (yani yan iticiler, thruster gibi bulunmamakta) ve klasik aerodinamik kontrolleri birleştiren PIF-PAF sistemi ile çıkış ve uçuş safhasında 12 “G”, terminal safhasında 60 “G”ye varan manevralar yapabilmektedir. Bu yüksek “g” limitide rakipleri arasında kendisini eşsiz kılar.

Aster-30 Block1 füzesini kullanan SAMP-T; modifiye edilmiş arayıcı başlık, gelişmiş sinyal işleme ve daha büyük savaş başlığı ile donatıldı. Fırlatmadan sonra tandem katı yakıt booster (ani yükseltici olan atılabilen motor) devreye girmekte. İkinci aşamada füzeni 110kg ağırlık, 2,6m uzunluk ve 18cm çaplık kısmı kalır. Füze gövdesi dört uzun dikdörtgen kanat ve arkasındaki dört künt uçlu üçgen kontrol yüzgeçleri taşır. İkinci aşama füze katı yakıtlı Sustainer motoru ile donatılmıştır. Sustainer motor akış tüpü uplink alıcı ve yüzgeç aktüatörler taşır. Füzeye güdüm düzeltme amacı ile gönderilen veri güncelleme Arabel çok röllü radarının uplink data kanalı üzerinden yapılmaktadır.

Tipik hedef kesişiminde 100kg ağırlığında füzenin Fiat Avio ve MBDA tarafından tasarlanan 15 kg yönlü-patlama/parçalanma tipindeki savaş başlığı detone olur. Aster kademeli yapısı sayesinde (Çin füzesi FD-2000/HQ-9 ve Patriot’ta olmayan kademeli yapı) terminal safhasında hafif, yüksek manevra kabiliyetli ve aktif radar güdümlü bir füzeye dönüşmektedir.

SAMP-T Teknik özellikleri

ASTER-15 / ASTER-30

• Ağırlık (kg)                       : 310 / 450 (Resmi site 450, bazı kaynaklar ise 510 kg olarak belirtmekte)

• Uzunluk (m)                    : 4,2 /4,9

• Çap (mm)                        : 180 / 180

• Maksimum hız (Mach)  : 3 / 4,5

• Menzil (km, min/max)   : 1,7-30 / 3-100+

• Maksimum İrtifa (km)   :13 / 20

• Güdüm sistemi      : Her ikisi içinde Ataletsel Navigasyon ve Aktif Radar Güdümü

• Türü                      : Hava savunma (anti-uçak) ve füze savunma (anti balistik) füze sistemi, Aster-15; kısa/orta menzilli, Aster-30;uzun menzilli olarak tanımlanmakta.

• Tahrik                   : Her ikisinde de iki aşamalı katı yakıt roket motoru

Aster 15 gemilerde öz-savunma ve kısa mesafedeki dost gemilerin korunması, Aster 30 ise alan savunması ve kara tabanlı ve yine deniz tabanlı sistemlerde deniz konfigürasyonlarında kullanılmakta. Şu an IŞİD operasyonları sebebi ile Basra Körfezi’nde bulunan Aster-15 ile donatılan Fransız uçak gemisi “Charles de Gaulle”, Sylver A-43 VLS (dikey fırlatma sistemi) lançeri taşımaktadır. İtalyan Horizon-sınıf firkateyn “Caio Duilio (D 554)” ise Aster-15 ve 30 füzelerini Sylver A-50 VLS içinde taşımakta. Aster-30 daha uzun gövdeye sahip olduğundan Sylver A50 ve A70 içine yada Amerikan gemilerinde kullanılan Mark-41 VLS lançerlerine yerleştirilebilmektedir.

Fransa, İtalya ve İngiltere arasındaki işbirliği içinde geliştirilen PAAMS sistemi ise, çok fonksiyonlu radar, bir gözetleme radarı, Aster 15 ve Aster 30 füzeleri, dikey fırlatma sistemi ve komuta ve kontrol sistemi içermektedir. PAAMS savaş yönetim sistemi konuşlu bulunduğu gemi veya kara birliği yanısıra belli bir alanı ve deniz filosu savunmasını da sağlar. İlave özellik olarak dikey fırlatma özelliği ile konuşlu bulunduğu gemi için 360 derece hava ve füze savunması sağlayabilmektedir. Gerek 10 ton sınıfı kamyona monte edilmiş Arabel radarı ve komuta kontrol aracı gerekse altı adet fırlatma aracı A400M ve C-130 gibi NATO envanterindeki nakliye uçakları ile taşınabilir.

Arabel Radarı

SAMP-T yüksek hızlı veya yüksek irtifa hedeflerine karşı sistemin kapasitesini genişletmek amacıyla, Aster 30 Block 1 yükseltme programı kapsamında geliştirilmiş performanslı, Arabel radarın gelişmiş sürümünü kullanır. SAMP-T sistemi 600km aralığında (kısa menzilli balistik füze hedefler) de müdahale edebilir.

Thales Arabel radarı arama, izleme ve Aster füzesine rehberlik (güdülemek) için (search / tracking) bir 3D faz dizili “X” band, dikdörtgen 360 derece bir radardır. Aynı anda 100 hedefi takip ederek 16 Aster füzesini güdülemek için güncelleme komutu gönderebilir (bazı kaynaklar 10 hedefe angaje olunabileceğini yazmakta). Arabel’in yeni teknoloji ve yazılımlarla güncellenmiş çok dayanıklı bir ECCM (elektronik karıştırmaya karşı tedbir) kabiliyeti mevcuttur.

Angajman menzili 70 km olan Arabel radarın improved versiyonunun angajman menzilinin 100 km olduğunu yazan kaynaklar olsa da bunu güvenilir olarak teyit edemedim. Ancak şu kesin ki kendi radarı bir radar ağına entegre olduğunda (RADNET, NADGE gibi) özellikle hava soluyan hedeflere 100 km’den angaje olabilmekte.

ASTER TESTLERİ

15 Nisan 2012 de Fransız donanmasına ait Forbin sınıfı hava savunma destroyerinden fırlatılan bir Aster füzesi, Amerikan yapımı GQM-136 Coyote SSST (Supersonic Sea Skimming Target) hedef füzesini vurarak başarılı bir test geçekleştirdi. Bu hedefin seçilmesinin sebebi Soğuk Savaş dönemi Rus anti-gemi füzelerine benzemesi idi.

Bu test ile Avrupa bir ilke sahne oldu. Forbin, TYPE-45 ve Horizon sınıfı gibi çeşitli hava savunma gemilerinde kullanılan PAAMS (Principal anti air missile system) sistemi kullanılarak Aster-30 füzesi, GQM-136 füzesini imha etti. Sea-Skimming yani deniz yüzeyini yalayarak uçma özelliği olan hedef füze GQM-136 Coyote vurulduğu sırada 5 metre irtifada 3000 km/s sürate yakın uçuyordu. Bu veriler bile Aster füzesinin ne kadar başarılı olduğunun göstergesidir.

Seyir füzelerine karşı yukarıda anlattığım testin bir bir başkası da Aster’in diğer önemli hedefi olan balistik füzelere karşı yapılmıştır. Aster-30 Block-1 yapılan gerçek atış testlerinde Scud gibi TBM’lerin uçuş karakteristiklerini taklit etmeyi amaçlayan İsrail üretimi hedef füze Black Sparrow füzelerini imha etmeyi başarmıştır.

(Black Sparrow (airborne ballistic target) füzesi ile yapılan testlerde ülkemize tehdit oluşturan İran yapımı Fateh-110, Shahab-1-2 ve Suriye envanterindeki ScudB, SS-21 gibi füzelere karşı başarısı ispatlanmış olsa da daha uzun menzilli (600-2500 km arası) füzelerine karşı örneğin İran yapımı Qiam-1, Ghadr-110, Shahab-3 ve gelecekteki 4-5, Sejil-2 gibi füzelere karşı yapabileceklerini test etmek amacı ile yine İsrail yapımı Blue Sparrow ve Silver Sparrow testleri yapılması gerekmekte. Ancak EUROSAM tarafından böyle bir test yapıldı mı bilmiyoruz.

SAMP-T VE ASTER KULLANICISI ÜLKELER

Operasyonel kabul testleri 2008’de başlayan SAMP-T, Fransız Hava Kuvvetleri’nde 2010 yılında faal oldu. Fransa, İtalya ve İngiltere’nin yanısıra Cezayir, Fas, Mısır, Suudi Arabistan ve Singapur Aster kullanıcıları arasındadır.

Aster-15 füzeleri Fransız ve İtalyan uçak gemilerinin hava savunma sistemi (SAAM-IT) olarak tercih edilmiştir. Avrupa’nın en büyük donanmalarında bölge hava savunma gemilerinin ana hava savunma sistemi halini almıştır. Üretici ülkeler Fransa-İtalya donanmaları yanısıra İngiliz donanması da Aster’i tercih etmiştir. Aster-15 ve 30 füzeleri ile PAAMS Hava Savunma Savaş Yönetim Sistemi ve çok fonksiyonlu radarları entegre edilmiştir.

FREEM sınıfı Fransız-İtalyan firkateynleri Horizon ve Orizzonte ve İngiliz hava savunma destroyeri Tip-45 sınıfı gemilerde Aster kullanılmaktadır. Yukarıda adı geçen bölge hava savunma gemileri hakkında daha ayrıntılı bilgi için 13,14 ve 15 bölümü inceleyebilirsiniz.

http://kokpit.aero/hakan-kilic-hava-savunma-gemi-13

http://kokpit.aero/hakan-kilic-hava-savunma-gemi-14

http://kokpit.aero/hakan-kilic-hava-savunma-gemi-15

SAMP-T HSS VE ASTER FÜZESİ DOĞRU TERCİH OLUR MU? VE TF-2000 PROJESİNE İLAVE EDİLEBİLİR Mi?

T-LoRAMIDS ihalesinde Çin Füzesinin seçimini eleştirdiğim aylar önce yayınlanan “Çin füzesini almalı mıyız? makalesinde özetle tercihin teknik olmaktan çok siyasi olduğunu belitmiş neden Çin füzesi HQ-9/FD-2000’i almamalıyız üzerine uzun uzun yazmıştım.

Füzeyi entegrasyon, teknoloji transferi ve anti-balistik kabiliyeti açısından irdelemiş ihalede tercihimin Amerikan Patriot sisteminden ziyade EUROSAM Aster-30 olduğunu belirtmiştim. Bu tercihte ki en önemli gerekçenin ise füzenin anti-balistik kabiliyetinin yanı sıra menzil ve irtifa değerlerinin yeterli olduğunu düşünmüştüm.

Daha da önemlisi TF-2000 Hava Savunma Firkateyni / Bölge hava savunma gemisi projesini hayata geçiren Türkiye’nin yarın bu gemiye konuşlandırılacak hava savunma füzesi içinde arayışa girdiğinde Çin füzesinin deniz konuşlu modeli HHQ-9’ un tatmin etmeyen menzil ve kapasitesi ile Patriot’ların da kara konuşlu olması sebebi ile ciddi sıkıntı yaşayacağını savunmuştum.

İhalede olmasada adaylar arasında olan Amerikan SM-3 füzelerinin çok yüksek maliyeti ile ayni zamanda özgün savaş yönetim sistemi olan GENESİS’i kullanacak olan geminin SM-3 almak için AEGIS’e yönelmesinin de milli savunma sanayi hedefine ciddi darbe vuracağı kanaatindeyim. Zaten böyle bir ihtimal çok düşük. Dolayısı ile geriye tek makul aday Aster-30 kalmaktadır. Türkiye Yüksek İrtifa Hava ve Füze Savunma projesinde Aster-30’u seçerek gelecekte TF-2000 için tedarik edeceği hava ve füze savunma füzesi tedariğini de çözmüş olacaktır.

Nitekim sonuç olarak T-LoRAMIDS ihalesi iptal edildi ve kendi füzemizi geliştireceğimiz açıklanmış olsa da acil ihtiyaç (!) (9 yıldır ihale sonuçlandırılamadığı için acile kaldı) kapsamında direk alım kulislerde konuşulur oldu. İptal kararının hemen ertesi günü olayı değerlendirmiş ve kendi üretimimizin operasyonel hale gelmesinin en az 10 yıl alacağını belirtmiştim.

http://kokpit.aero/hakan-kilic-turkiye-kendi-hava-savunma-fuzesini-yapabilir-mi

Ve yine nitekim 29.03.2015’de yayınlanan makalemde diğer iddiamın gerçekleşmesi adına geçen aylarda basında çıkan şu haber dikkat çekici idi; SSM uzmanları ve Hava Kuvvetleri uzmanlarından oluşan bir heyet Aster-30’un gerçek atış testini görmek üzere Fransa’ya gitmişler. (Daha önce sadece Çinliler drone kullanarak bir atış testi yapmıştı. Patriot’un zaten test göstermeye ihtiyacı olmadığı gibi son bölümde yayınladığım makalede atış sonuçları ortada, Fransızlar da nihayet paraya kıymışlar demek ki)

Ne diyelim aklın yolu bir. Çin füzesini tercihini desteklemek için o kadar akademisyenlere raporlar yazdırıp (içerisi alabildiğince yanlış ve eksik bilgilerle dolu) çeşitli Stratejik araştırma vakıflarında yayınlatıp, paneller organize edilmiş olsa da işe yaramadı.

Ancak şunu da belirtmek gerekir ki Çinlileri yüz üstü bırakmanın gerisinde yatan sebep “doğru karar değildi” gerçeğini irdakten ziyade Antalya’da gerçekleşen G-20 zirvesindeki ABD’nin baskısı. Nitekim akabinde iptal oldu. Bilmiyorum “Obama’dan Allah razı olsun mu?” desek, yoksa “Allah’ım bize akıl fikir ver”mi?

İhalenin iptalinin bizi yine Avrupa’ya muhtaç etmiş olması acı gerçeğini kendi füzemizi üreteceğimiz (bana göre eğer yapmış olmuş olmak için ise 5-6 yıl yok rekabetçi bir şey olacak ise 10 yıl sürer) zamana kadar kabul etmiş olacağız. Çin füzesine o kadar karşı çıktım ama şunu da samimi olarak söylemek istiyorum ABD (Patriot) ve Avrupa’dan (Aster) almaktansa Çin’den almayı tercih ederdim. Çünkü ilişkiler gerildiğinde Çin’e olan ekonomik ve teknolojik bağımlılığımız diğerlerine göre çok daha zayıf olduğundan ellerindeki kozlarda az olacaktır.

Demek istediğim uluslararası ilişkiler boyutu bir yana eğer Çin’den FD-2000 gibi bir ABM daha doğrusu SAM füzesi yerine örneğin balistik füze almak üzere ihale açmış olsaydık bunun en sıkı destekçisi ben olurdum. Hem maliyet ve kabiliyet açısından iyi olduklarından hem satıcının dünya üzerinde çok az olmasından hemde aldıktan sonra dönüp satıcı ülkeye bir daha selam verme mecburiyeti olmayacağından (ABM füzeleri gibi sürekli tehdit güncelleme amaçlı yazılım güncellemesi ihtiyacı yok) . Ama T-LoRAMIDS ihalesinde herşey farklı idi.

Samp-t aster 30 b1nt block 2

Savunma Sanayi Projelerinde Bir Şeyler Değişecek mi?

Uzun yıllardır şahit olduğumuz gerek savunma sanayi gerek sivil sektördeki devlet ihalelerinde her kurumun kendi ihtiyacı doğrultusunda kendi başına hareket etmesi gibi olayları yaşamaya devam edecek miyiz? Bu soruyu şu sebepten soruyorum; yine herkes kendi projesini mi takip edecek? Kara kuvvetleri alçak irtifa ve biraz üzeri için Hisar A ve O projesini, Deniz kuvvetleri TF-2000 projesinde ÇAFRAD radarı eşliğinde mevcut ESSM ve belki SM-2, hava kuvvetleri ise iptal edilen ihaleden sonra ASTER veya PAC sistemini isteyecek.

Yani bu senaryom gerçekleşirse üç ayrı kuvvet, üç ayrı çeşit radar, üç ayrı çeşit komuta-kontrol sistemi ve en önemlisi üç ayrı çeşit füze. Yanlış düşünüyor olabilirim bu konuda çok ısrarcı değilim ama size de üç kişilik bir ailenin üç ayrı markada araba alması gibi gelmiyor mu? Bu sensörler birbiri ile nasıl entegre olacak yada merkezi radar sistemi RADNET ile? Tabi ki ne ÇAFRAD radardan ne Hisar füzemizden vazgeçmemeliyiz ama eğer Aster hava ve deniz kuvvetleri için seçilirse bir şekilde bunları birbirine entegre edebilmeli yada ÇAFRAD’ı Asteri güdüleyecek hala getirmeli.(Tabi EUROSAM izin verirse)

Fransızlar Aster füzelerin PAAMS sistemi ile kullanıp gemilerde EMPAR/SMART-L’yi entegre edip hem entegrasyon hem tek füze ile işi bitirmişler. Madem bizde ÇAFRAD’ı (çok fonksiyonlu faz dizinli radarımız) geliştiriyoruz o zaman buna entegre edebileceğimiz hem hava hem deniz kuvvetlerini kullanabileceği menzil ve irtifa açısından tatmin edici bir füzeyi şimdilik direk alımla tedarik etmeliyiz.

Yukarıda vurguladığım acil ihtiyaç ve kendi füzemizin zaman alacak olması buna bizi mecbur etmekte. Geçen bölümde PAC’ların ihtiyacımızı karşılamayacağını ve deniz platformlarında kullanılamayacağını anlattığımdan tek alternatif Aster kalmış bulunmaktaki zaten SSM’da zannediyorum artık böyle düşünüyor ki Fransa’ya gittiler.

Aster tercihindeki en önemli etken bence daha önce A400M nakliye uçağında Avrupa ile ortak üretim projesi başarmış olan Türkiye’nin ileriye dönük çok yüksek irtifa hava savunma yada exo-atmosferik önleme kabiliyeti kazanımı için Aster-30 Block-2 geliştirme ve ortak üretim programına dahil olma ihtimali veya isteği. Yada en azından benim hayalim diyelim. Bu sayede İran yada Rus MRBM ve IRBM füzelerine karşı önleme yapacak dünya standardında bir önleme kabiliyeti kazanılarak ABD ve İsrail gibi ülkelerden çok geride kalınmamış olacak.

Diğer alternatif SM-3 füzelerinin korkunç maliyeti ve tamamen ayrı bir SYS ve Sensör sistemine sahip olması. Hava kuvvetleri için seçilmiş olsa Aster füzelerini ve yerli SYS “Genesis”i atıl bırakmış olacağız.

Üç Ayrı Füze Programı Söylentileri

Hürriyet Daily News’de Aralık 2015’de çıkan habere göre Türkiye 3 ayrı füze programı başlatmayı düşünüyormuş;

1-Aselsan-Roketsan işbirliği ile orta vadede uzun menzilli hava savunma sistemi ki duyduğumuz dedikodulara göre resmi açıklanmasa da bu başladı.

2-Acil ihtiyaç kapsamında LM ve EUROSAM’ ın katılacağı bir ihale yapılarak 2 batarya PAC veya Aster tedariği.

3-Çin ile yapılacak işbirliği ile Roketsan ana yükleniciliği ile orta menzilli balistik füze üretilmesi.

Şimdi Çin ile daha önce işbirliği yapılıp zaten kısa menzilli balistik füzelerimiz Yıldırım, Kasırga vb. üretilmişti. Muhtemelen 2500 km menzilli füze yapın talimatı gerçekçi ve gerekli görülmedi ki burada esas amaç milli SLV olsa gerek. SLV yani uydu fırlatma füzesi füze teknolojisinde çok önemli ve stratejik olduğundan Çinliler ne kadar teknoloji verecekler soru işareti.

Terorik ve masa başı transferin çok işe yaramayacağı füze teknolojisini tabiatı gereği deneme yanılma yönteminin geçerli olması ne kadar zor, masraflı ve uzun yolumuz olduğunu göstermektedir. (Türkiye de danışmanlık yapan bir Çinli füze mühendisine bizimkiler şu kanatçıkları neden koydunuz veya nasıl keşfettiniz diye sorduğunda bunu bulabilmek için onlarca füzeyi harcamamız gerekti demiş. Sanırım demek istediğim anlaşıldı.)

Balistik füze önlemede 360 derece kaplamanın çok önemli olması radarın mutlaka faz dizinli ve “X” band olması gerekmektedir. Hedef füzenin kesintisiz izlenmesi diğer bandları ve klasik dönen radarları verimsiz kılmaktadır. Bu sebeple dikkat edilecek olursa modern hava savuma gemilerinin hepsinde sabit, faz dizinli “X” band hatta AESA teknolojisinide birleştiren (Fransız gemilerindeki APAR radarı gibi) radarlar mevcut. (Geçenler de web ortamında bir kayıt izledim. Bizimde alacağımı 5.nesil savaş uçağı F-35 sahip olduğu AESA teknolojili “X” band radarı ile 1000 km den daha uzun bir mesafede ateşlenen taktik balistik füzeyi (TBM) ateşlendikten 10-20 saniye sonra radarında tespit etti. İnanılmazdı)

Şu ana kadar bahsettiğimiz alternatifler içinde ÇAFRAD ve milli Hisar füzelerine en rahat entegre olacak sistemin SAMP-T olduğunuda belirtmek isterim.

Sonuç ve Türkiye’nin yapması gerekenler üzerine görüşler,

Şu an Aster-30 Block-1, menzili 600 km’ye kadar olan SRBM’lere karşı etkili. Yeni geliştirilen Aster-30 Block1 NT, 1000 km menzilli balistik füzelere ve yine geliştirme safhasındaki Aster-30 Block 2 konfigürasyonu ise gerçek bir üst katman BMD sistemi, exo-atmosferik ABM olarak menzili 3000 km’ye varan MRBM’ler ve IRBM’lerin bir kısmına karşı etkili olacak.

Güdüm ve itki teknolojilerinin son derece stratejik ve kazanılmasının çok zor olduğunu düşündüğümüzde zaten 9 yıl kaybeden siyasilerimizin bir an önce karar vererek Aster-Block-2 gibi bir üst katman önleme sistemi gelişim sürecine ülkeyi dahil etmelerini,

Veya acil ihtiyaç kapsamında etkili bir orta / yüksek irtifa füzesini (PAC-3 MSE, ASTER-30, SM-2-SM-3) direk alım yöntemi ile tedarik etmelerini,

Bu arada paylaşıma açık bir ortak bularak milli füze geliştirme sürecine devam edilmesini,

Balistik füze tehdidini (İran, Rus, Suriye, İsrail ve diğer ülkeler kaynaklı) daha fazla görmezden gelmekten vazgeçerek, buna ilave olarak balistik teröre balistik füze üreterek değil savunma sistemlerinin ve anti-balistik füzelerin temin edilmesi ile cevap verilmesinin daha gerçekçi ve rantabl olacağı kanaatindeyim.

Balistik füzeye yönelmemizdeki temel prensip şu ise bilinmelidir ki en iyi savunma her zaman taarruz değildir. Murphy Kanunları derki;” Eğer taarruz çok iyi gidiyorsa, pusuya düşmüşsünüzdür”.

Başka bir anti-balistik füze ile devam edeceğim gelecek bölümde görüşmek üzere…

[email protected]

http://hakankilicaero.blogspot.com.tr/

Kaynak: kokpit.aero

S-400 UZUN MENZİLLİ BÖLGE HAVA VE FÜZE SAVUNMA SİSTEMİ

Bir yorum bırak

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi*