Barselona | Airbus 321 ile İstanbul’dan Barselona’ya

TK 1851 sayılı İstanbul- Barselona seferi için kalkışa geçen Airbus 321 tipi uçağın minik penceresinden Yeşilköy sahiline doğru bakarken, Barselona’nın o sıcak ama terletmeyen , ılık ılık esen havasının dayanılmaz hafifliğini hissetmeye başlamıştım bile.

a321 airbus 321 sivil havacılık uçuş thy türk hava yolları barcelona
Airbus 321

Hafif türbülanslı havada uçuşumuz devam ederken, 26B koltuğunda oturan ilginç tarzda giyinmiş, siyah çerçeveli gözlüklü, sarı saçlı kızın rengarenk takılarla bezenmiş ellerinde tuttuğu Barselona gezi rehberi dikkatimi çekiyordu. Barselona diyince ilk akla gelen isim olan Gaudi’nin muhteşem eseri Sagra Da Familia’nın fotoğrafını görünce, ünlü mimarın hayat hikayesini ve eserini tamamlayamadan ani ölümünü düşünmekten kendimi alamıyordum.

UÇUŞTAN SONRA BARSELONA SOKAKLARINA ATTIK KENDİMİZİ

Barselona
Barselona

Tüm mimari bilgisini karmaşık semboller sistemi ve inancın gizemlerine ilişkin görsel açıklamalarla birleştirerek gotik tarzda bir 20. yüzyıl katedrali yaratmayı arzulayan Gaudi, bir tramvayın altında kalarak hayata ve müthiş eserine veda etmiş ne yazık ki.

Otelimize yerleştikten sonra hiç vakit kaybetmeden kendimizi Barselona’nın hayat dolu caddelerine atıyoruz. Ve tabi ki ilk durağımız, heybetiyle insanda karşı konulmaz bir heves uyandıran Sagra da Familia oluyor.

BARSELONA’DA FOTOĞRAF ÇEKTİRME SEVDASI

Barcelona ispanya
Barselona

Kalabalık sokakları ardımızda bırakıyoruz fakat bizi katedralin kapısında daha büyük bir kalabalık karşılıyor. Meraklı bakışlarla etrafı süzen, ellerinde makinalarla bu eşsiz sanat yapısını fotoğraflama uğraşı içerisinde olan bu topluluğa biz de dahil oluyoruz ve grubuna anlatımlar yapan gezi rehberinin verdiği bilgiler ilgimi çekiyor.

İnşası 1882 yılında başlayan, “Kutsal Aile” anlamına gelen Sagra da Familia şehrin en büyük şantiyesi durumunda.. Ünlü Katalan mimarın 1926 yılında ölümünün ardından onun planları ile devam eden çalışmalar günümüze kadar devam etmiş..

BİTMEYEN ŞANTİYE

Halk arasında “Bitmeyen Kilise” olarak adlandırılan bazilikaya İspanyol hükümetinden hiçbir maddi destek yapılmıyormuş ve masrafların tamamı bu kilise için dünyanın farklı bölgelerinde kurulan derneklere yapılan bağışlarla karşılanıyormuş. 2026 yılında ölümünün yüzüncü yıldönümünde onun anısına inşaatın tamamlanacağını söyleyenler de varmış. Gaudi’nin ancak bir tanesinin bitimini görebildiği 18 kulesinin 12’si İsa’nın havarilerini, 4’ü İncil yazarını ve Meryem’i sembolize ederken, en yükseği ise Hz. İsa’yı temsil ediyormuş.

Uzunca sırayı bekleyip içeriye girmeyi başardığımızda ise binayı ayakta tutan kolonların gittikçe dallanıp budaklanan bir ağaç şeklinde olduğunu görüyor ve katedralin içinde sanki bir ormandaymışız hissine kapılıyoruz.

Barcelona
Barselona

KARNIMIZ ACIKTI

Mimari deha Gaudi’nin bu şaheserinin bizde yarattığı etkiden sıyrılamadan kiliseden ayrılırken acıktığımızı farkediyor; leziz İspanyol yemeklerini tatmak için sabırsızlanıyor ve sahile doğru yürümeye başlıyoruz. Calle L’almirall Cervera mevkindeki  Salamanca Restaurant, tarihi dokusuyla, geniş kumsal manzarası ve kapının kenarındaki tezgahta sergilenen kabuklu deniz ürünleriyle hemen dikkatimizi çekiyor. Güler yüzlü İspanyol garson kız, az İngilizce’si fakat etkileyici konuksever tavrıyla mönüdeki seçimlerimiz için bizlere yardımcı oluyor ve nihayet lezzet şölenimiz başlıyor.

İlk olarak zeytinyağı ile domates ve sarımsaklı meşhur ekmekler geliyor. Kızartılmış minik yeşil biberler ise aşina bir lezzet olmasına rağmen burada farklı bir tat kazanıyor. Ardından belki de olabilecek en taze kalamarları tadıyoruz. Finali ise İspanya’nın en tipik yemeği olan Paella ile yapıyoruz. Temel malzemesi pirinç ve safran olan bu yemeğin yardımcı malzemeleri tabiki ıstakoz, karides, kalamar ve midye oluyor.

Bu keyifli ve müthiş lezzetli yemeğin ardından, geniş uçsuz bucaksız kumsalda insanların güneşlendiği, denize girdiği, plaj voleybolu oynadığı tatil beldesi görünümlü sahilde, ılık esintili hava bize eşlik ederken yürüyüş yapıyor ve dinlenmek üzere otelimize geri dönüyoruz.

CIVIL CIVIL BİR KENT BARSELONA

Dünyanın hiçbir yerine benzemeyen , kendine özgü şaşırtıcı mimarisi, tarihi dokusu, ritmi yüksek hem göze hem kulağa hitap eden Flamenko dansı, çoğunluka turistlerden oluşan cıvıl cıvıl, sıcak kanlı insanları,  geniş kumsallarıyla ben Akdeniz’in kızıyım edasında olan bu eşsiz şehirden ayrılırken aklınızın ve ruhunuzun bir kısmı burada kalıyor.

Gelecek ilk tatil rotanız Barselona olsun. Her köşesinde farklı süprizlerle karşılaşacağınız bu şehirden ayrılır ayrılmaz, uçağınız kalktığı anda geri gelme isteğini derinden hissedeceksiniz.

Unutmayın ki “en uzak yolculuk bile bir adımla başlar”.

Angel…

Kaynak: www.kokpit.aero

Bir yorum bırak

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi*