Uçuş disiplinsizliği: Helikopterden avlanmak!

Bir topluluğun, yasalarına ve düzenle ilgili yazılı ya da yazısız kurallarına, titizlik ve önemle uyması durumu veya kişilerin içinde yaşadıkları topluluğun genel düşünce ve davranışlarına uymalarını sağlamak amacıyla alınan önlemlerin bütününe; kişisel (öz) disiplin denmektedir. Hiçbir kişisel başarı veya hedef, öz disiplin olmadan gerçekleştirilemez. 

Yapmanız gerekenler ve yaptıklarınızın arasında bir uçurum görüyorsanız, işte bu uçurum kişisel disiplin ile ilgili bir sorun olduğunu göstermektedir. 

DİSİPLEN NEDEN GEREKLİ

Hayatımızda kişisel disiplinin amacı; iyi, güzel, doğru ve sağlıklı olanı yapmak, bunun yanı sıra kötü, çirkin ve sağlıksız şeylerden uzak durmaktır. Disiplinin sağlanmasındaki etmenlerin başında gelen görev duygusu ile sorumluluk duygusu da birbirinden ayrılmaz bir bütündür. Görev bilinci aydınlığa çıkış için gerekli ve önemli bir erdemdir. Bu bilince sahip olmak bireyin kişilik gelişimiyle doğrudan ilişkilidir.

Kişisel disiplin, öz disiplin olarak tanımlanan olgu, uçucular ve pilotlar için aynı anlama gelmekle beraber, kişisel disiplinden ayrılmak çoğu kez daha ağır sonuçlar doğurur. Uçuş disiplininden kopan bir muharip jet pilotu, tek başına uçsuz bucaksız gökyüzünde görev yaparken egolarına yenildiğinde telafisi mümkün olmayan sonuçlara katlanmak zorunda kalır veya yaptığı hatayı hayatıyla öder.

EMEKLİ BİR PİLOTUN ANILARINDAN

Aşağıda anlatılan ve şans eseri kazasız sonuçlanan basit bir uçuşun hikâyesi emekli bir pilotun uçuş anılarından aktarılmıştır.

“Yüzbaşının eğitimi tamamlanmak üzereydi, yeni yıla girilecek ve eski yılın uğurlanacağı günden iki gün önceydi. Sabah erken saatte yine öretmen ve öğrenci birlikte uçmaları ve eğitimi tamamlamaları gerekiyordu. O gün öğretmen pilot olan üsteğmen erken saatte kalkmış helikopterin başına gelmiş yüzbaşının gelmesini bekliyordu. Bu arada teknisyen de helikopterin uçuş öncesi kontrollerini yapıyordu. Hazırlıklar bittiğinde yüzbaşı omuzuna asılı bir av tüfeği ve çok sayıda fişekle arabadan indi ve kendilerine doğru yaklaştı. 

-Hayırdır yüzbaşım kimi avlayacağız? dedi üsteğmen.

-Hele bir kalkalım bakalım, bir şeyler buluruz. 

TÜRKİYE’NİN İLK ASKERİ HELİKOPTERİYDİ

İki katlı olan bu H-19 helikopterinde pilotlar üst bölmede görev yapıyordu. Teknisyen ve arma-kurtarma ekibi ise alt bölmedeki yerlerinde oturuyordu. Sikorsky H-19 helikopteri, dokuz silindirli yıldız motoru olan ve yüksek oktanlı benzinle çalışan bir helikopterdi. Geçen zaman içerisinde eskiyen motor ve rotor ile birlikte yüksek oranda takat kaybı da meydana gelmişti. 

Tüfeği alt bölmedeki teknisyene vererek ilk kalkışı yüzbaşı yaptı. Çalışma bölgesine doğru giderken bir taraftan da eğitimle ilgili bazı hareketleri tekrarlıyordu. Çalışma bölgesinde henüz on dakika geçmişti ki yüzbaşı üsteğmen uçuş hocasına;

-Kumanda sende, alt bölmedeki teknisyene de kulaklık aracılığıyla ‘’Bana tüfeği uzatıver.’’ dedi ve daha sonra da üsteğmene döndü, sağ ilerideki kuş sürüsünü göstererek;

-Yılbaşı gecesi güzel bir ziyafet çekeceğiz, kumanda sende olduğuna göre sürünün arkasından ve hafifçe üst tarafta uçarsan bana yardım etmiş olursun, dedi.

HELİKOPTERDEN AVLANMAK

Bundan sonra katliam başladı. Üsteğmenin hiç hoşlanmadığı disiplinsizliğe başlamışlardı. Yaptıkları hem tehlikeli, hem de yasaktı. Yüzbaşı üs komutanı olan generalin yakınıydı, ‘’Her halde bundan güç alıyor’’ diye düşündü. Sürünün arkasından takip ederken en güçsüz olanlar arkada kalıyor bir süre sonra da alçalarak yere düşüyordu. Eğer kuşun uzun süre uçacağını anlarsa tüfekle ateş ediyordu. Bu şekildeki av sürerken bir süre sonra helikopterin yerden kalkmasında sıkıntılar olmaya başladı çünkü ağırlık gittikçe artıyordu. Eski helikopter homurdanmaya başlamıştı. Tüm canlılardaki yaşlanma sanki bunda da kendini gösteriyordu. Ruhsal, zihinsel yeteneklerini kaybetmiş ve hareket kabiliyeti azalmıştı. Bu helikopterde de aynı özellikler görülüyordu. Üsteğmen;

-Komutanım yeter artık, bunlarla bir orduyu doyurursunuz, iniş ve kalkış sorun oluyor, dedi.

Avladıkları kuşlar halk arasında ‘toy’ denilen yaban hindileriydi. Bu uçabilen hindilerin yedi kiloya kadar ağırlıkta olanları vardı. Birkaç defa daha ikazdan sonra üsteğmen dönüş için irtifa aldı, uçuş kulesiyle temas etti ve helikopter için ayrılmış olan alana yaklaşarak inişini tamamladı. 

Daha onlar helikopterden inmeden yemekhanenin aracı geldi ve helikopterin alt bölme kapısına yanaştı. Araçtaki iki asker, hindileri pikabın kapalı kasasına yükleyerek gözden kayboldu. Demek ki yüzbaşı hazırlıklıydı ana üssün mutfağındaki aşçıları ayarlamıştı. Bunu daha önce planladığı anlaşılıyordu ama öğretmene hiç bahsetmemişti.

Helikopterin alt bölmesi kan gölü olmuştu. Bunun kimse görmeden temizlenmesi gerekiyordu ve bu iş de teknisyene kalmıştı. Teknisyen helikopteri kilitleyerek, mesainin bitmesini beklemeye başladı. Herkes üssü terk ettiğinde sadece nöbetçiler kalmıştı. Onların da yerleri belliydi. Park yerlerinden sorumlu nöbetçiden izin almak kolaydı. Telefonla nöbetçi amiri binbaşıya işinin bitmediğini çalışmaya devam edeceğini bildirdi. Sonra helikopteri açtı, bir hortum çekti ve süpürgeyle temizliği tamamladı böylece suç delillerini yok etmişti. Yüzbaşının teknisyen için bıraktığı iki hindi hala orada duruyordu. Onları da büyükçe bir naylon torbaya koydu ve işini bitirerek oradan ayrıldı. Özel arabasına binerek evinin yolunu tuttu.”

Kaynakça: Kokpit Aero / Adnan Koşcağız

  1. Başarının Temel : Öz Disiplin https://www.kendinigelistir.com/basarinin-temel-oz-disiplin/#ixzz5cObWeL6Z 
  2. BSTS / Eğitim Terimleri Sözlüğü 1974
  3. https://ceotudent.com/basariya-giden-yolculugun-anahtari-oz-disiplin/
  4. Adnan Koşcağız, Kokpitteki Sır, Dante yayınları, 2017

Bir yorum bırak

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi*